top of page
Adam gazete okuma

COVID-19 Virüsünün Ä°ÅŸ Hayatına Hukuki Yansımaları

Modern Ofis

Korona virüs, evrensel adıyla COVID-19 (“Korona virüs”), 2019 yılı Aralık ayında Çin’in Wuhan ÅŸehrinde ilk kez görülmesinden bu yana hızlı yayılmasının önlenmesi amacıyla seyahat politikalarının gözden geçirmesi, üretim kesintileri, karantina uygulamaları, ülkesel olaÄŸanüstü hal kararları gibi tedbirler sebebiyle iÅŸ hayatını çok kısa zaman içerisinde olumsuz olarak etkilemiÅŸtir. Küresel bir tehdit noktasına ulaÅŸan salgın, 11 Mart 2020 itibariyle Dünya SaÄŸlık Örgütü (“DSÖ”) tarafından “pandemi” (bölgeler ve gruplar üstü coÄŸrafi salgın) olarak nitelendirildiÄŸi duyurulmuÅŸtur. 

​

Dünya çapında yayılan salgın ve bu kapsamda alınması gereken acil durum önlemlerinin etkileri iÅŸ hayatı üzerinde giderek artan bir yoÄŸunlukla görülmektedir. Salgının beklenmedik ve hızlı ilerleyen etkisi göz önüne alındığında, ticari iliÅŸkilerde olası gecikme veya ifa güçlüÄŸü durumları karşısında sözleÅŸmelerde yer alan mücbir sebep maddeleri, devletler ve yargı mercilerinin mücbir sebep yaklaşımları, iÅŸ dünyası paydaÅŸlarının odak noktalarından biri haline gelmiÅŸtir. DiÄŸer taraftan tedarik ve dağıtım kanallarında yaÅŸanan aksamalar, iÅŸyerlerinin ve limanların kapatılması, gümrüklerdeki süreç aksamaları, hissedilen iÅŸgücü sıkıntısı ve tüketimdeki azalma gibi hususlar, küresel bir krizin habercisi olarak yorumlanmaktadır. Her geçen gün salgının etkisi, tedbirlerin ağırlığı artarken bu durumun iÅŸ hayatına etkilerini de çok yönlü bir ÅŸekilde ele alabilmekte fayda görüyoruz.

​

1. SözleÅŸmelere Etkisi ve Mücbir Sebep (“Force Majeure”) Tartışması:

​

Korona virüs salgınının global etkisi, küresel krize neden olabilecek nitelikteki çeÅŸitli alan ve sektörlerde yarattığı olumsuz yansımalar, ÅŸirketlerin ticari anlaÅŸmaları ve edimlerin ifası yönünden oldukça önemli sonuçlar doÄŸurmaktadır. Ticari anlaÅŸmaların ifası sırasında meydana gelebilecek imkânsızlıklar ve/veya engeller neticesinde dünya çapında Korona virüs salgının mücbir sebepler arasında deÄŸerlendirilip deÄŸerlendirilmeyeceÄŸi tartışma konusudur.

​

Mücbir Sebep kavramı, iki tarafa borç yükleyen sözleÅŸmelerde, Tarafların en az birisi bakımından, sözleÅŸmenin baÅŸlangıcında mevcut olmayan ve sözleÅŸme akdedilmesinden sonra ortaya çıkan, maruz kalan Tarafın, SözleÅŸme ile üstlendiÄŸi edimi ifa etmesini engelleyen veya ifa etmesi beklenmeyecek, Tarafların kontrolü dışında ortaya çıkabilecek, Mücbir Sebep’in belli bir süre devamı halinde taraflardan birine sözleÅŸmeyi fesih hakkı verebilecek durum olarak nitelendirilmektedir.

​

GeniÅŸ çevrelerce salgının Mücbir Sebep oluÅŸturduÄŸu, aşırı ifa güçlüÄŸü veya ifa edememe durumunun Taraflar arasındaki sözleÅŸmesel iliÅŸkide mazur görülmesini saÄŸlayan bir yasal temele yol açtığı savunulmaktadır. Korona virüsün alınan önlemlere karşın yayılmaya devam etmesi üzerine DSÖ tarafından bu durumun ‘Pandemi” (Salgın) olarak ilan edilmesi, sözleÅŸmelerin özelliklerine göre tarafların yükümlülüklerini yerine getirememesinden dolayı hukuken sorumlu olmamaları, sözleÅŸmenin temelinden sarsılması ve durumun devamı boyunca sözleÅŸmenin akıbeti ve olası feshi gibi tartışmaları doÄŸuracaktır. Bu doÄŸrultuda yürürlükteki ve/veya yeni akdedilecek sözleÅŸmeler bakımından Korona virüs gibi salgın hastalık durumlarının Mücbir Sebep addedilip addedilmeyeceÄŸi inceleme alanı bulacaktır. DSÖ’nün “Pandemi” tespiti sadece belirli ülkelerin ötesinde uluslararası alanda da Mücbir Sebep benimsemesi için güçlü bir dayanak oluÅŸturmaktadır. Bu kapsamda belirli kurumların ve ülkelerin aldığı kararları ve bu kapsamda yapılan açıklamaları örneklendirmek faydalı olacaktır:

​

  • Türkiye’nin de dahil olduÄŸu birçok ülke karşılıklı hava, deniz ve kara yolu sınırlarını sivil ziyaretçilere kapatmış; uçuÅŸları sınırlandırmıştır.

  • Avrupa BirliÄŸi, çeÅŸitli havayolu ÅŸirketlerinin slot haklarını yitirmemeleri için boÅŸ uçmak zorunda kalmalarının neden olduÄŸu zararı önlemek amacıyla konuyla ilgili yasa ve mevzuat deÄŸiÅŸikliÄŸi konularını gündemine almıştır.

  • Rusya Tur Operatörleri BirliÄŸi Rus hükümetine baÅŸvurarak durumun “Force majeure” ilan edilmesini talep etmiÅŸ olup henüz baÅŸvuruları sonuçlanmamış olsa da Rusya UlaÅŸtırma Bakanlığı havayolu ÅŸirketlerine tur operatörlerinden alınan paraların iade edilmesine yönelik açıklamada bulunmuÅŸtur. Almanya’da da aynı konuyla ilgili görüÅŸmeler sürmekte olup, tur operatörleri yaptıkları toplantılarda oteller ve havayolu ÅŸirketleri ile akdettikleri sözleÅŸmelerden doÄŸan yükümlülüklerini Korona virüs salgını sebebiyle yerine getiremeyeceklerinin ortaya çıkardığı durumun deÄŸerlendirildiÄŸini ve bu konuda mutabakata varılmasının beklendiÄŸi belirtilmiÅŸtir.

  • Ä°spanya ve Yunanistan gibi ülkelerde hükümet, Korona virüs nedeniyle turizm ÅŸirketlerinin vergi borçlarını erteleme konusunda görüÅŸmeler gerçekleÅŸtirmektedir.

  • Türkiye yönünden ise; sektör temsilcilerinin Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy ile yaptıkları toplantıda dile getirdikleri SGK primleri ve diÄŸer vergilerin ertelenmesi talebinin hükümete iletileceÄŸi, konaklama vergisi ve katkı payı ödemelerinin ertelenmesinin Ä°stanbul’da gerçekleÅŸtirilecek toplantıda ele alınacağı belirtilmiÅŸtir. 

​

Genellikle mücbir sebep klozlarının tamamında açık bir ÅŸekilde küresel saÄŸlık tehditlerini veya pandemileri belirttiÄŸine rastlanılmazken Korona virüsün dünya genelinde hızla yayılarak küresel ticaret üzerindeki etkisini artırmasıyla; virütik salgın hastalıkların da ticari iliÅŸkilere yön veren sözleÅŸmelerdeki mücbir sebep hükümleri kapsamına alınması zarureti hissedilmeye baÅŸlanmıştır. Viyana SözleÅŸmesi olarak adlandırılan, Türkiye Cumhuriyeti’nin 01.11.2011 tarihi itibariyle Taraf olduÄŸu Milletlerarası Mal Satımına Ä°liÅŸkin SözleÅŸmeler Hakkında BirleÅŸmiÅŸ Milletler AntlaÅŸması (“CISG”) akit Devletler üyesi Åžirketlerin birbirleri arasında akdedilen uluslararası mal tedariki ve satımına iliÅŸkin sözleÅŸmeleri düzenleyen uluslararası bir antlaÅŸma olmakla CISG 79. Maddesi altında, Taraflardan biri yükümlülüklerinden birini ifa etmemesinin, denetimi dışında kalan bir engelden kaynaklandığını ve bu engeli, sözleÅŸmenin kurulması anında hesaba katmasının veya engelden ve sonuçlarından kaçınmasının veya bunları aÅŸmasının kendisinden makul olarak beklenemeyeceÄŸini ispatlaması halinde ifa etmemeden dolayı sorumlu tutulmaz, hükmü ile teorik olarak Tarafların kontrolleri dışında geliÅŸen ve öngöremedikleri salgın hastalık gibi vakıaların üretim, tedarik veya satış gibi uluslararası sözleÅŸmelerden doÄŸan edimlerini ifa etmesinin beklenemeyeceÄŸini öngörmektedir. Ancak durum, uygulama teoride olduÄŸu kadar açık olmayabilir. ÖrneÄŸin Korona virüs maÄŸduru bir tedarikçinin yerleÅŸik ülke hükümeti tarafından fabrikaların kapanması hususunda tedbir alınmamış olmasına raÄŸmen söz konusu tedarikçinin kendiri inisiyatifiyle tedbiren fabrikasını kapatması gibi…

​

Mücbir sebep kavramı ve mücbir sebep kapsamında hangi hallerin sayılabileceÄŸi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda açıkça düzenlenmediÄŸinden, hangi hallerin bu kapsamda deÄŸerlendirilebileceÄŸi içtihatlar ile belirlenmektedir. Bu baÄŸlamda, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/11-90 E. 2018/1259 K. Sayılı ve 27.06.2018 tarihli kararında ve doktrinde salgın hastalık, mücbir sebep hallerinden biri olarak kabul edilmiÅŸtir. Söz konusu karar “Mücbir sebep, sorumlu veya borçlunun faaliyet ve iÅŸletmesi dışında meydana gelen, genel bir davranış normunun veya borcun ihlâline mutlak ve kaçınılmaz bir ÅŸekilde yol açan, öngörülmesi ve karşı konulması mümkün olmayan olaÄŸanüstü bir olaydır. Deprem, sel, yangın, salgın hastalık gibi doÄŸal afetler mücbir sebep sayılır.” Åžeklindeki ifadesi ile Korona virüs salgının mücbir sebep sayılıp sayılmayacağı tartışmasında deÄŸerlendirmeyi ÅŸekillendirmektedir.

​

International Chamber of Commerce’in (“ICC”) geçmiÅŸte iki taraflı edim yükümlülüÄŸü doÄŸuran sözleÅŸmelerde SARS virüsüne iliÅŸkin emsal bir kararında virüsün mücbir sebep teÅŸkil etmeyeceÄŸine dair bir görüÅŸü mevcut olsa da somut durum bakımından farklı deÄŸerlendirmelerin mevcudiyeti bulunmaktadır.

​

Salgın hastalığın ilk görülmeye baÅŸladığı coÄŸrafya olan Çin’de; Çin hükümeti, belirsizlikleri biraz olsun önlemek ve sözleÅŸme taraflarını hükümlerini ihlal etmekten korumak amacıyla sözleÅŸme yükümlülüklerini yerine getiremeyen ÅŸirketlere mücbir sebep sertifikaları vermeye baÅŸlamıştır.

​

Korona virüs salgını ışığında Mücbir Sebep mevcudiyeti ihtimalleri veya aşırı ifa güçlüÄŸü karşısındaki önerilerimiz ise genel olarak ÅŸu ÅŸekildedir.

​

  • Ticari sözleÅŸmelerin tarafları ilgili sözleÅŸme kapsamındaki edimlerin virüs salgınından ne kadar etkilendiÄŸini görüÅŸerek, mevcut durumun aşırı ifa güçlüÄŸü ve/veya ifa imkânsızlığı yaratıp yaratmadığını, virüsten etkilenen coÄŸrafyada devam etmekte olan ticari faaliyetlerin durma noktasına gelip gelmediÄŸini de dikkate alarak salgının ilgili sözleÅŸme bakımından mücbir sebep haline gelip gelmediÄŸini deÄŸerlendirmelidir.

  • Mevcut sözleÅŸmelerin tarafları SözleÅŸmede belirtilen yazışma ve tebligat usullerine uyumlu bir ÅŸekilde karşı taraf ile düzenli bir iletiÅŸimde olup, zararın minimize edilmesi adına karşılıklı görüÅŸme ve müzakereler yürütülmelidir.

  • Çin’de üretim gerçekleÅŸtiren ve çeÅŸitli sebeplerle sözleÅŸme kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirememe durumu söz konusu olanlar, Çin’deki yetkili mercilere yapacakları baÅŸvuruyla “force majeure” sertifikası edinebilir.

​

Korona virüs ve salgın sebebiyle sözleÅŸmeden doÄŸan yükümlülüklerin yerine getirilememesi, ifa güçlüÄŸü veya ifada gecikme gibi durumların mücbir sebep olarak deÄŸerlendirilip deÄŸerlendirilmeyeceÄŸi her sözleÅŸme özelinde, sözleÅŸmenin tarafları, yabancılık unsuru, edimlerin niteliÄŸi, ifa yeri, uygulanacak hukuk ve özellikle meydana gelen durumun niteliÄŸi ile etkileri gibi unsurlar ele alınarak ayrı ayrı deÄŸerlendirilmelidir. Nitekim ilgili salgın hastalığın yukarıda zikredilen unsurlar bakımından her sözleÅŸmeye etkisi aynı oranda olmayacaktır.

​

2. Tedarik Zincirlerinin Bozulması:

​

Küresel tedarik zincirlerini sert bir ÅŸekilde etkileyen Korona virüs salgını, tedarik zincirlerinde sebep olduÄŸu aksaklıklar sebebiyle, ÅŸirketler bünyesinde yeniden yapılanma faaliyetlerinde gözle görülür bir artış beklenmesine yol açmıştır. Dünyanın en büyük ihracat ülkesi olan Çin, virüsün yayılmasını kontrol altına almak için yarım milyardan fazla insana, ülke çapında imalat ve nakliye faaliyetlerine ciddi yansımaları olan iÅŸ ve seyahat kısıtlamaları getirmiÅŸtir. Dünya genelinde 50.000'den fazla ÅŸirketin, bölgede bir veya daha fazla doÄŸrudan veya birinci seviye tedarikçisi bulunduÄŸu bilinmekle birlikte; bölgedeki yaklaşık 22 milyon iÅŸletmenin -diÄŸer bir deyiÅŸle Çin'deki tüm aktif iÅŸletmelerin %90'ının- Korona virüs salgınından etkilendiÄŸi tahmin edilmektedir. Çin'in küresel üretimdeki rolü ele alındığında, Korona virüs salgınının dünya çapındaki tedarik zincirlerinde büyük aksaklıklara neden olduÄŸu gözlemlenmektedir. Her ne kadar Çin bu baÅŸlıktan en çok etkilenen ülkelerin başında gelse de küresel tedarik zincirlerinde anahtar pozisyonda yer aldığından, Avrupa da her geçen gün etkilenen kısıtlama ve olaÄŸanüstü hal tedbirleri ışığında uluslararası alanda ticaretin sekteye uÄŸraması sebebiyle Dünya genelinde bir tedarik zinciri bozulmasından bahsetmek mümkündür.

​

Korona virüsün küresel iÅŸletmeler üzerindeki etkilerine yakından baktığımızda; faaliyetlerin durdurulması, Aralık 2019’da baÅŸlayan tedarik zinciri sorunlarını daha da kötüleÅŸtirdiÄŸi, ÅŸirketlerin stok seviyelerini önemli ölçüde azalttığı ve ÅŸirketlerin likiditesini olumsuz etkileyerek yeniden yapılandırmaya gitmelerine sebep olduÄŸu görülmektedir. Korona virüs salgını, ÅŸu ana dek, basına yansıdığı üzere global ÅŸirketlerden bazılarını aÅŸağıdaki örnek tedbirleri almaya itmiÅŸtir

​

  • Bosch, Honda Motor, Nissan gibi ÅŸirketler Wuhan bölgesindeki üretimlerini, Hyundai Güney Kore’deki fabrikasında üretimi durdurmuÅŸtur.

  • Fiat tarafından, Çin’den ürün temin edilememesi halinde Avrupa’da üretilen Fiat marka ürünlerde yüksek oranda Çin menÅŸeili ürün kullanılması ve bunların ikamesinin kısa zamanda mümkün olmaması sebebiyle Avrupa’daki üretim bandını durdurmayı planladıkları açıklaması gelmiÅŸtir.

  • Starbucks, Apple, Ikea, Çin’deki satış maÄŸazalarını kapatmıştır.

  • Lufthansa, Air France, American Airlines, Delta United, THY gibi kuruluÅŸlar olmak üzere birçok havayolu ÅŸirketi, Çin’e uçuÅŸları tamamen azaltmış/durdurmuÅŸtur. Bu zamana kadar Çin’e ve Çin’den olmak üzere 25 bin adetten fazla uçuÅŸ iptal edilmiÅŸtir.

  • Uluslararası Hava Taşımacılığı BirliÄŸi, Korona virüs salgını nedeniyle kargo uçakları da dâhil olarak küresel hava taşımacılığının 2009 yılından bu yana ilk kez düÅŸüÅŸ göstereceÄŸini ve kaybın 113 milyar Dolar olabileceÄŸini belirtmiÅŸtir.

​

Makro ölçekte ise; virüsün küresel tedarik zincirleri üzerindeki etkisi, 2020'de piyasalarda durgunluk riskini artırmıştır. 24-28 Åžubat 2020 haftasında küresel borsalar da önemli ölçüde düÅŸüÅŸler yaÅŸanırken, 9 Mart 2020 tarihinde petrol fiyatları son dört yılın en düÅŸük seviyelerini görmüÅŸtür. Korona virüs korkuları arasında küresel faiz oranları da etkilenmiÅŸ ve 3 Mart 2020 tarihinde Amerikan Merkez Bankası (“FED”) federal fon oranını %1 - %1.25 aralığına düÅŸürmüÅŸtür. Ekonomistler tarafından ekonominin daha da kötüleÅŸmesi durumunda FED’in manevra için çok az imkânı olacağı tahmin edilmektedir.

​

Potansiyel sorunları minimuma indirmek için genel tavsiyeler ise ÅŸu yöndedir:

​

  • Åžirketler tarafından tedarikçileri çeÅŸitlendirilerek tedarik zinciri stabilizasyonu saÄŸlanabilir ve virüs dolayısıyla problem yaÅŸayan tedarikçiler yerine darboÄŸazları çözebilecek ikame saÄŸlayıcılar tercih edilebilir.

  • Tedarikte çoklu yaklaşımlar benimsenerek eÅŸ zamanlı alternatif kaynak arayışında bulunulabilir.

  • Ä°lave üretim kapasitesini kullanmak tedarik zincirindeki dalgalanmaları yönetme konusunda faydalı olabilir.

  • Stoklar ve satışlar üzerinde gerçekleÅŸtirilecek inceleme ve deÄŸerlendirmeler sonrasında güvenli seviyede stok tutup risk azaltılarak dengenin saÄŸlanması üzerinde çalışmalar yapılabilir.

​

3. Ä°stihdam ve Ä°ÅŸ SaÄŸlığı GüvenliÄŸi:

​

Korona virüs salgınının en önemli izdüÅŸümlerinden birisi istihdam iliÅŸkisinde kendisini göstermektedir. Ufak ve büyük çaplı ÅŸirketler binlerce çalışanı ile riskli bir ortam yaratmakta olup, Korona virüsün yayılması ve salgının büyümesinin engellenmesi amacıyla çeÅŸitli önlemler alınmalı ve iÅŸyerinde Ä°ÅŸverenlerin baÅŸvurması gereken tedbirlerin önemini negatif bir tartışma ışığında ele almak isteriz.

​

Bir çalışana iÅŸyerinde veya görev ifası esnasında Korona virüse yakalanması iÅŸ kazası addolunur mu?

​

Korona virüs salgınına yakalanan bir çalışanın iÅŸ kazası kapsamında deÄŸerlendirilip deÄŸerlendirilmeyeceÄŸi baÅŸta gelen tartışma konuları arasında yer almaktadır. GeçmiÅŸ yıllarda verilen Yargıtay kararları incelendiÄŸinde, her ne kadar çalışması sırasında salgın hastalığa yakalanan bir çalışanın iÅŸ kazasına uÄŸradığı görüÅŸünün varlığı dikkat çekse de karşılaşılacak her bir durumun kendi içinde ve kendi ÅŸartları dâhilinde irdelenmesi gerekmektedir. Bu bakımdan salgından etkilenen her iÅŸçinin iÅŸ kazası kapsamında deÄŸerlendirilmesi doÄŸru olmayacaktır.

​

Ä°ÅŸyerinde Önleyici Tedbirler:

​

  • Tüm iÅŸletmelerin Ä°SG kurullarını toplayarak durumu her ayrıntısıyla deÄŸerlendirmesi, iÅŸyeri ve çalışma alanlarında alınacak önlemleri belirlemesi, Dezenfektanların temini, konumlandırması, hijyen kurallarının takibi, maske temini gibi kararlar alınması ve ivedilikle hayata geçirilmesi gerekmektedir. Ä°ÅŸ güvenliÄŸi uzmanı ve iÅŸyeri hekimi ile birlikte çalışılarak hijyen ve temizlik konularında gerekli tedbirler alınmalıdır.

  • Ä°ÅŸletmelerin çalışanlarına Korona virüs hastalığının belirtileri ve hastalıktan korunma yöntemleriyle ilgili bilgilendirme yapması ve duyurması yarara olacaktır.

  • Ä°ÅŸyeri hekimlerinin tüm çalışanları gözetim altında tutması ve mevzuat kapsamında belirli süreler dâhilinde yapılması gereken saÄŸlık kontrollerinin ve periyodik muayenelerin arttırılarak virüs tanılarının ve tespitinin yapılması önem arz edecektir. Ancak bu eylemlerin tamamının iÅŸyeri hekimi gözetiminde gerçekleÅŸtirilmesi gerektiÄŸinin altını çizmek isteriz.

  • Virüs riski olan ülkelere veya ÅŸehirlere seyahat zorunluluÄŸu olan personellerin, 14 gün kuralına riayet edilerek çalışma alanlarına dönmelerine dikkat edilmesi gerekecektir. Tekrar iÅŸe baÅŸlamada ise hekim onayı veya tam teÅŸekküllü olarak temin edilecek çalışabilir saÄŸlık raporunun alınması koruyucu önlem olarak önerilenler arasındadır.

​

Tedbirlerin Uygulanması Esnasında Ortaya Çıkabilecek Komplikasyonlar:

​

  • Çalışanların yurt içinde ve/veya yurtdışında gerçekleÅŸecek toplantılara ve iÅŸ seyahatlerine katılmak istememesi durumları söz konusu olabilir.

  • Yurtdışından dönen çalışanın on dört gün süreyle iÅŸyerine gelmemesi için alınacak önlem kapsamında ücretsiz izin kullandırılması durumunda uyuÅŸmazlık çıkabilir.

  • Ä°ÅŸçinin, iÅŸverenin saÄŸlık amaçlı maske takılması talimatına uymayıp iÅŸyerinde maske takmaması veya tersi bir durum olan iÅŸçinin iÅŸverenin maske takmaması yönündeki talimatına uymayıp saÄŸlık amaçlı maske takması söz konusu olabilir.

  • Ä°ÅŸverenin kendi inisiyatifiyle iÅŸyerini kapatması durumunda iÅŸçilere ücret ödemek istemeyebilir.

​

Riski Aza Ä°ndirgemem Yolunda Yasal Mevzuat Çerçevesinde Takip Edilebilecek Ä°mkanlar:

​

Bilinçlendirme ve EÄŸitim: Çalışanlar, verilecek eÄŸitimlerle hastalık konusunda bilinçlendirilmelidir. Korona virüsün etkilerinin 14 gün sonra ortaya çıktığı bilgisi göz önünde bulundurularak hastalık riski taşıdığı düÅŸünülen çalışanlar söz konusu bu süre boyunca evde bulunmaya teÅŸvik edilmelidir. DSÖ veya SaÄŸlık Bakanlığı gibi kuruluÅŸlardan gelen ücretsiz malzemelerden yararlanarak bilgilendirme tabelalarının asılmasını tavsiye edilmektedir.

​

Evden Çalışma Uygulaması:

​

  • Özellikle, yakın zamanda yurtdışında bulunmuÅŸ çalışanların, performanslarının minimum etkileneceÄŸi ÅŸekilde bir düzenlemeyle evden çalışmaya yönlendirilmeleri yerinde olacaktır. Bu durumda çalışanlar için uzaktan çalışma prosedürlerinin belirlenmesi, iÅŸ akışlarının net bir ÅŸekilde açıklanması ve evden çalışacak kiÅŸilere iliÅŸkin iÅŸ saÄŸlığı ve güvenliÄŸi yönünden de tedbirlerin alınması gerekecektir. Mevcut yasal düzenlemeler kapsamında direkt olarak evden çalışmaya yönelik hükümler bulunmamakla birlikte 4857 sayılı Ä°ÅŸ Kanunu kapsamında uzaktan çalışma hususunun düzenlendiÄŸini bu noktada belirtmek faydalı olacaktır. Uzaktan çalışmaya geçiÅŸ için öncelikle iÅŸyerinde ilan yapılması, uzaktan çalışma yapılacak sürelerin ve çalışma ÅŸeklinin ilanda belirtilmesi ve sonrasında bu ilana istinaden iÅŸçilerden yazılı muvafakatname metni alınarak bu metinlerin özlük dosyalarında saklanması tavsiyeler arasındadır.,,

​

  • Uzaktan çalışma kapsamında çalışacak personellerin evlerinde görevlerini ifa etmeleri sırasında iÅŸ ile ilgili geçirecekleri kazalar da iÅŸ kazası olarak deÄŸerlendirileceÄŸi için iÅŸverenlerin bu konuda çalışanları bilgilendirmeleri oldukça önemlidir. Uzaktan çalışma yoluna gidecek iÅŸverenlerin iÅŸ saÄŸlığı ve güvenliÄŸi yönünden çalışanlarını bilgilendirmeleri ve bu bilgilendirmelere iliÅŸkin olarak çalışanların onaylarını almaları gerekmektedir. Her ne kadar ev ortamı direkt olarak iÅŸyeri sayılmasa ve iÅŸverenin ilk elden müdahale yetkisi olmasa da, personellere saÄŸlanan ekipmanlar nedeniyle kazanın meydana gelmesi gibi hallerde –örneÄŸin personele temin edilen elektronik aletlerdeki arızalar nedeniyle personelin evdeki çalışması sırasında akıma kapılması vb.- iÅŸ kazası ile karşı karşıya kalınması ihtimal dâhilinde olduÄŸundan bu tür ekipmanların düzenli olarak kontrolden geçirildiÄŸine emin olmak da risklerin minimize edilmesini saÄŸlayacaktır. 

​

  • Uzaktan çalışma kapsamında personeller, kendilerine evde bir sınırlandırılmış ve Ä°ÅŸ SaÄŸlığı ve GüvenliÄŸi kurallarına uygun bir çalışma ortamı yaratmaları konusunda yönlendirilmeli, özel hayatın gizliliÄŸi kapsamında çalışan tarafından izin verilmesi halinde, personelin evindeki çalışma ortamı (havalandırma, ışık, çalışma yeri, sandalye ve masası, çalışana saÄŸlanan ekipmanların arızalı olup olmadığı) Ä°SG kuralları bakımından yerinde denetlenmelidir.

  • ​

Ücretli Ä°zin Uygulaması:

​

Çalışanların bir bölümüne yıllık ücretli izin kullandırılarak kalabalık iÅŸyeri ortamı daha risksiz hale getirebilir. BilindiÄŸi üzere yıllık iznin yıl içerisinde ne zaman kullanılabileceÄŸi iÅŸveren tarafından belirlenmekte olup iÅŸverenin bu hakkını iyi niyet kuralları çerçevesinde kullanması gerekmektedir. Bu noktada personellere yıllık izin kullandırılması yoluna da gidilmesinin mümkün olduÄŸunu belirtmekte fayda görülmektedir. Ä°ÅŸverenlerin yıllık izin kullanılacak tarih aralığını iÅŸçiye yazılı olarak tebliÄŸ etmeleri yeterli olacaktır.

​

Kısa Çalışma Uygulaması:

​

Ä°ÅŸyerlerinde uygulanacak ileri bir yöntem olarak kısa çalışma uygulaması ve kısa çalışma ödeneÄŸi de söz konusu olabilir. Kısa çalışma uygulaması, genel ekonomik, sektörel, bölgesel kriz veya zorlayıcı sebeplerle iÅŸyerindeki haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak en az üçte bir oranında azaltılması veya süreklilik koÅŸulu aranmaksızın iÅŸyerinde faaliyetin tamamen veya kısmen en az dört hafta süreyle durdurulması hallerinde, iÅŸyerinde üç ayı aÅŸmamak üzere (CumhurbaÅŸkanı kararı ile 6 aya kadar uzatılabilir.) sigortalılara çalışamadıkları dönem için gelir desteÄŸi saÄŸlayan bir uygulamadır. Genel olarak ekonomik sebepler ile söz konusu uygulamanın gündeme gelmesi öngörülmekteyse de, tanımda bahsi geçen zorlayıcı sebepler, iÅŸverenin kendi sevk ve idaresinden kaynaklanmayan, önceden kestirilemeyen, bunun sonucu olarak bertaraf edilmesine imkân bulunmayan, geçici olarak çalışma süresinin azaltılması veya faaliyetin tamamen veya kısmen durdurulması ile sonuçlanan dışsal etkilerden kaynaklanan dönemsel durumları ya da deprem, yangın, su baskını, heyelan, salgın hastalık, seferberlik gibi durumları içinde barındırmaktadır. Kısa çalışma uygulaması sırasında iÅŸçilere kısa çalışma ödeneÄŸi ödenmekte ve iÅŸçilerin genel saÄŸlık sigortası primleri karşılanmaktadır. Kısa çalışma ödeneÄŸi uygulamasına geçilebilmesi için iÅŸverenin bu yönde gerekçelerini açıklayarak baÄŸlı bulunduÄŸu Ä°ÅžKUR müdürlüÄŸüne baÅŸvuruda bulunması gerekmektedir. Ä°ÅžKUR tarafından baÅŸvurunun uygun bulunması halinde bu uygulama hayata geçirilebilecektir.

​

Ücretsiz Ä°zin Uygulaması:

​

Ä°ÅŸverenin çalışanın rızası hilafına çalışanı ücretsiz izne çıkarması Yargıtay içtihatları kapsamında iÅŸ sözleÅŸmesinin eylemli feshi olarak nitelendirilmektedir. Çalışana ücretsiz izin verilebilmesi için iÅŸveren tarafından ücretsiz izin teklifinde bulunulması ve 6 iÅŸ günü içerisinde çalışandan bu hususta yazılı olarak onay alınması gerekmektedir. Çalışanların ücretsiz izin için onayı bulunmadığı takdirde çalışanlara ücretli izin verilmesi veya evden çalışma yaptırılması seçenekleri deÄŸerlendirilebilir.

​

4. Perakende Sektörü ve Kira SözleÅŸmeleri

​

Dünyayı etkisi altına alan Korona virüs salgını farklı sektörleri farklı ÅŸekilde etkilemektedir. ÖrneÄŸin hızlı tüketim ve e-ticaret sektörü dönemsel panik satın alımlarının esaslı ÅŸekilde artışı karşısında olumlu etkilenirken perakende sektörünün offline kanatta olumsuz etkilenmekte olduÄŸu açıktır. Tedarik kanallarında yaÅŸanan ciddi sorunlar, çalışanlar ve iÅŸyerlerinin durumlarına iliÅŸkin belirsizliklerin yanı sıra perakende sektörünü zorlayan bir diÄŸer husus da kira sözleÅŸmeleri konusunda kendisini göstermektedir. Korona virüs salgınından korunmak için alışveriÅŸ merkezi (“AVM”) veya flagship maÄŸazaların bulunduÄŸu kalabalık cadde ortamından uzak durmaya çabalayan tüketicilerin, maÄŸazalara olan ziyaretlerini azaltmaları sebebiyle, maÄŸaza satışlarında düÅŸüÅŸler yaÅŸanmakta ve bu durum kira iliÅŸkisi ve sürdürülebilirlik bakımından farklı sonuçlar doÄŸurmaktadır.

​

Korona virüs salgının etkisiyle beraber perakende sektöründe faaliyet gösteren iÅŸletmeler yönünden içinde bulundukları kira sözleÅŸmeleriyle ilgili sorunlarla karşılaşılması mümkündür. Kamu saÄŸlığı tedbirleri kapsamında ve/veya AVM ve maÄŸazalara yönelen ziyaretçi/müÅŸteri sayıları (footfall) azaldığından maÄŸazaların belirli süre için kapatma veya daha düÅŸük kapasiteyle faaliyet görme konusu gündeme gelebilir. Bu durumda ilgili kira sözleÅŸmeleri bakımından mücbir sebep uygulamaları gündeme gelebilecektir.

​

MaÄŸaza satışlarındaki düÅŸüÅŸler karşısında cironun azalması sebebiyle, asgari/sabit kira bedellerinin perakende sektörü bakımından ağırlaÅŸması ve hatta ciro kiralarının dahi asgari kiranın çok altında kalabilmesi mümkün olabilecektir. DiÄŸer taraftan yatırımcı pozisyonundaki Kiraya Veren bakımından da kiralanan ve bulunduÄŸu kompleksi ayakta tutabilmek, proje finansmanı kapsamında kredi veren Banka veya finans kurumlarına karşı yükümlülüklerini ifa etmek zarureti mevcuttur.

​

Perakende sektöründe markalar, alış veriÅŸ merkezi yatırımcıları, cadde maÄŸaza yatırımcıları, banka ve finansal kurumlar sürdürülebilir yaÅŸam döngüsünün birbirinden koparılamayacak halkaları olduÄŸundan Tarafların hiçbirisinin öngöremeyeceÄŸi ve kontrolü dahlinde olmayan Korona virüs salgını gibi durumlardan ancak empati ve karşılıklı iyi niyetle SözleÅŸmelerin hükümleri ışığında diyalog yolu ile kira bedelinde uyarlama, geçici teÅŸvikler, ödemesiz dönemler, salt ciro kirası uygulama gibi alternatif esnek çözümlerle sürdürülebilir iliÅŸkinin güven içerisinde temini yolu tercih edilmelidir. Zira salgın eninde sonunda yenilecek ancak sektörün yaÅŸam döngüsünün tarafları birbirlerine sürekli olarak ihtiyaç duyacaklardır.

​

5. Sigorta Ä°liÅŸkileri

​

Sigorta ÅŸirketleri, Korona virüs dolayısıyla saÄŸlık, turizm, lojistik ve ulaÅŸtırma gibi sektörler bazında kayba uÄŸramakta olup öncelikli durumları takiben sanayi ve imalat sektörüne de yansımalarının olacağı beklenmektedir. DiÄŸer bir yandan, mücbir sebepler neticesinde operasyonların yavaÅŸlaması/durması ve gelirin düÅŸmesi, rizikosunu teminat altına alan iÅŸyeri paket sigortalarının aynı güvenceyi Korona virüs konusunda saÄŸlayıp saÄŸlamayacağı kapsamları bakımından iÅŸ dünyasını düÅŸündürmektedir.

​

SaÄŸlık sigortası bakımından Korona virüs salgını ve iliÅŸkili hastalıkların teminat kapsamı dâhilinde olup olmadığı tartışmalıdır.

​

Ä°ÅŸyeri sigortalarında Korona virüs salgını sebebiyle üretim aksaması ya da durması dolayısı ile gelir kaybı teminatı uygulanıp uygulanmayacağı tartışmalıdır.

​

Bu olumsuzlukların yansıması git gide belirgin hale gelmeye baÅŸlamış olup, yurtdışına çıkışlarda zorunlu hale getirilen seyahat saÄŸlık sigortaları, uluslararası fuarlar ve etkinliklerin iptal edilmesi ve seyahat sınırlamaları dolayısıyla iptal edilmeye baÅŸlanmıştır. Turizm ÅŸirketleri de yine tüketiciler için yaptıkları paket tur sigortalarını iptal etme giriÅŸimlerinde bulunmakta olup Korona virüs salgını etkilerinin Ä°ÅŸyeri Paket Sigortaları kapsamı içinde deÄŸerlendirilip deÄŸerlendirilmemesi hususu tartışma konusudur.

​

6. Kişisel Verilerin Korunması

​

Korona virüs salgını ile birlikte edinilmek istenen bilgiler dikkate alındığında KiÅŸisel Verilerin Korunması mevzuatının da göz önünde bulundurulması ve tedbir alımı sırasında söz konusu mevzuatın ihlalinden kaçınılması gerekmektedir. Åžöyle ki; iÅŸveren tarafından iÅŸyerine giriÅŸ esnasında ziyaretçilerine, çalışanlarına, taÅŸeron firma çalışanlarına ve ilgili kiÅŸilere yalnızca Korona virüsten etkilenen ülkelerde bulunup bulunmadıkları hususuna iliÅŸkin olarak soru yöneltmeleri gündeme gelebilecektir.

​

Ä°ÅŸverenin ziyaretçilerinden, çalışanlarından, taÅŸeronlarından ve ilgili kiÅŸilerden Korona virüs semptomlarının görülüp görülmediÄŸine dair bilgi isteme ihtiyacı, Korona virüs ÅŸüphesiyle iÅŸyerinde basit tıbbi müdahaleler gerçekleÅŸtirme, karantina altına alma gibi karar alma niyeti söz konusu olabilecektir. Tüm bu ihtimaller doÄŸrultusunda, KiÅŸisel Verilerin Korunmasına yönelik adımlar da dikkatle atılmalıdır.

​

6698 sayılı KiÅŸisel Verilerin Korunması Kanunu uyarınca, saÄŸlık verileri özel nitelikli kiÅŸisel veri olarak nitelendirilmiÅŸ olup bu doÄŸrultuda saÄŸlık verileri ancak veri sahiplerinin açık rızasının mevcut olması halinde iÅŸlenebilmektedir.

​

Aynı zamanda saÄŸlık verileri, kamu saÄŸlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teÅŸhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, saÄŸlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla, ancak sır saklama yükümlülüÄŸü altında bulunan kiÅŸiler veya yetkili kurum ve kuruluÅŸlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın iÅŸlenebilecektir.

​

Bu doÄŸrultuda iÅŸveren tarafından yalnızca iÅŸ yeri hekimleri aracılığıyla çalışanların saÄŸlık verileri iÅŸlemeye konu edilebilecektir. BaÅŸla bir ifadeyle, her ne kadar salgın hastalık ile karşı karşıya kalınsa da iÅŸveren tarafından çalışanlara doÄŸrudan saÄŸlık durumuyla ilgili herhangi bir soru yöneltilemeyecektir.

​

Korona virüs semptomlarının görülüp görülmediÄŸine dair iÅŸveren tarafından çalışanlardan bilgi talep edilmek istenmesi halinde, bu soruların iÅŸyeri hekimlerince çalışanlara yöneltilmesi gerekmektedir. Ä°ÅŸyeri hekimlerinin mevcut olmadığı hallerde ise, çalışanların konuya iliÅŸkin açık rızalarının alınması, rıza vermeyen çalışanlara ise herhangi bir soru yöneltilmemesi uygun olacaktır.

​

Ayrıca, iÅŸyerindeki saÄŸlık ortamının korunması adına iÅŸveren tarafından herhangi bir ÅŸekilde basit tıbbi kontroller gerçekleÅŸtirilmemesi (ör. Ä°ÅŸe giriÅŸ anında çalışanların ateÅŸlerinin ölçülmesi vs.) veya iÅŸçilerin karantina altına alınması yönünde karar alınması gibi herhangi bir uygulamanın gerçekleÅŸtirilmemesi ancak böyle bir uygulamanın iÅŸveren tarafından uygulanmak istenmesi halinde ise, mutlaka sır saklama yükümlülüÄŸü altında olan iÅŸverenler tarafından bahsedilen adımların atılması öneriler arasındadır.

bottom of page