top of page
Adam gazete okuma

Çarter-Parti Maddelerinin KonÅŸimentolarla Ä°ÅŸ BirliÄŸi

Bir Ä°mza

A) GiriÅŸ

​

Günümüzde, modern anlamda Uluslararası Deniz Taşımacılığında kullanılan ve konÅŸimentolardan kaynaklanan uyuÅŸmazlıkların çözülmesi; genellikle uluslararası yargı yetkisini veya mevzu bahis konÅŸimento altında çıkacak herhangi bir uyuÅŸmazlığın dünyanın farklı yerlerindeki tahkim yargılamaları ile çözülmesini kararlaÅŸtıran çarter parti anlaÅŸmasındaki maddelere atıf yapmak sureti ile gerçekleÅŸmektedir.

 

Bu durumun yaratmakta olduÄŸu en büyük problem ise konÅŸimentoyu elinde bulunduran ancak çarter parti anlaÅŸmalarına taraf olmayan 3.kiÅŸiler bakımından görülmektedir. Çünkü çarter parti anlaÅŸmasına taraf olmayan fakat konÅŸimentoyu elinde tutan kimseler, çarter parti de kendilerine konÅŸimento ile birlikte sunulmadığı müddetçe, çarter partinin içermiÅŸ olduÄŸu maddeleri ve ÅŸartları bilemeyecekler ve dolayısıyla münhasır yargı yetkisi ve farklı bir ülkede gerçekleÅŸmesi gereken tahkim yargılaması gibi maddelerden uyuÅŸmazlığı yetkili olduklarını düÅŸündükleri mahkemelere taşıyana kadar haberdar olamayacaklardır.

 

Bu tür kayıtlardan bu kadar geç bir zamanda haberdar olunmasının sebebi ise Uluslararası Deniz Ticaretinin kendi doÄŸası gereÄŸidir. BilindiÄŸi üzere, çarter parti sözleÅŸmesine taraf olmayan ancak konÅŸimentoları, emtiaların teslimini almak için, elinde bulundurması ve bunu taşıyıcıya sunması gereken 3.kiÅŸilere bu belgelerin transferleri banka yolu ile gerçekleÅŸmektedir. Bu yüzden de bu evrakların çarter partiye taraf olmayan ancak emtiaları teslim alacak olan 3.kiÅŸilere ulaÅŸması doÄŸal olarak emtiaların fiziki ÅŸekilde tahliye limanına ve dolayısıyla bu 3.kiÅŸilere ulaÅŸmasından daha hızlı olacaktır.

​

Uluslararası hukukta kabul edilmiÅŸ ve benimsenmiÅŸ olan iyi niyet ilkesi gereÄŸi emtiaların kendisine hasarsız olarak teslim edileceÄŸini düÅŸünen çarter partiye taraf olmayan 3.kiÅŸiler, çarter partide yer almak sureti ile münhasır yargı yetkisini veya tahkim yargı yetkisini belirleyen kayda atıf yapan konÅŸimento maddesini, bankadan bu evrakları teslim aldıkları anda görmüÅŸ olsalar bile, bu klozlar üzerinde pazarlık etme ÅŸansları olmaksızın, kabul etmek durumunda kalacaklardır. Bu sebeple, emtiaların bu 3.kiÅŸilere beklenmedik bir biçimde hasarlı ÅŸekilde teslim edilmesi durumunda konÅŸimentodaki çarter partiye atıf yapan ilgili madde tarafından, 3.kiÅŸinin taraf olmadığı çarter partide münhasır yargı yetkisini ve tahkim yetkisini belirleyen kayda yapılan atıf geçerlilik kazanacak ve bu 3.kiÅŸiler haklarını aramak amacı ile yargı yolunu kullanmak istediklerinde, kendilerini ikamet etmiÅŸ oldukları ülke ile veya uyuÅŸmazlık konusu olay ile hiç alakası olmayan farklı bir yerde dava açmak veya tahkim yoluna gitmek sıkıntısı ile karşı karşıya kalabileceklerdir.

 

Bu konu hakkında Türk Mahkemelerindeki genel yatkınlık ise bu tür bir tahkim veya münhasır yargı yetkisi kaydı içeren bir konÅŸimentonun mevcut olması durumunda gerek 3.kiÅŸilerin çarter partiye taraf olup olmadıkları gerekse de konÅŸimento ve çarter parti arasında gerçekleÅŸen bu atıf durumunun hukuka uygunluÄŸu incelenmeksizin davanın yetkisiz yerde açılmasından bahisle davanın reddedilmesi ÅŸeklindedir.

 

BilindiÄŸi üzere dünyada Uluslararası Deniz Taşımacılığından kaynaklı ve usulüne uygun ÅŸekilde tahkim kaydı içeren konÅŸimentolardan kaynaklanan uyuÅŸmazlıkların yarısından fazlası LMAA (London Maritime Arbitration Association)’de görülmektedir. Bu yüzden de biz bu yazımızda özellikle Ä°ngiliz Yargısında bu tür kayıtların geçerliliÄŸinin nasıl ele alındığını inceleyeceÄŸiz. Dolayısıyla, bu tür kayıtların Ä°ngiliz Yargısı tarafından geçerli olarak kabul edilmemesi durumunda Türk Mahkemelerinde açılan ve bu noktaya kadar ifade etmiÅŸ olduÄŸumuz hususa benzer uyuÅŸmazlıkların dava aÅŸamasına taşınması durumunda davanın yetkisiz yerde açılmasından bahisle davanın usulden reddedilmesinin her zaman doÄŸru olmadığını göstermeye çalışacağız.

 

YARGITAY 11. HUKUK DAÄ°RESÄ° E. 2016/14407 K. 2018/7712 “Davalı, dava konusu taşımaya iliÅŸkin konÅŸimentoda “Ä°ÅŸbu koniÅŸmento Ä°ngiliz Yasalarına tabi olarak yorumlanıp buradan kaynaklanan tüm anlaÅŸmazlıklar baÅŸka bir ülke mahkemesinin kaza dairesi hariç tutularak Londra'da Ä°ngiliz Yüksek Adalet Mahkemesi'nin kaza yetkisine tabi olacaktır.” ÅŸeklinde hüküm bulunduÄŸunu ifade ederek yetki ÅŸartı gereÄŸince davaya bakmaya yetkili mahkemenin Londra'da bulunan Ä°ngiliz Yüksek Adalet Mahkemesi olduÄŸunu, bu suretle davanın yetki yönünden reddi gerektiÄŸini bildirmiÅŸtir. Mahkemece konÅŸimentoda bulunan yetki kaydının 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 20-25 maddelerinde düzenlenen genel iÅŸlem koÅŸullarına aykırı olduÄŸu gerekçesi ile davalının yetki ilk itirazının reddine karar verilmiÅŸtir. Ancak, MÖHUK'un 47. maddesi gereÄŸince yer itibariyle yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediÄŸi hallerde, taraflar, aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç iliÅŸkilerinden doÄŸan uyuÅŸmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda anlaÅŸabilirler. Davacı sigorta ÅŸirketi, mal satıcısının halefi sıfatıyla bu davayı açmış olup, sigortalı ile davalı taşıyan arasındaki hukuki iliÅŸkiyi belirleyen konÅŸimentodaki hükümler ile baÄŸlı olmaktadır. Kaldı ki; söz konusu konÅŸimentonun mülga 818 Sayılı Kanun'un yürürlükte olduÄŸu tarihte düzenlendiÄŸi ve keza taşımanın da o dönemde yapıldığı taraflar arasında çekiÅŸmesizdir. Bu durumda 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 25. maddesinin uyuÅŸmazlıkta uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle, tarafları baÄŸlayan ve uyuÅŸmazlığın çözümünde kullanılacak olan konÅŸimentodaki yetki ÅŸartı geçerli olup, mahkemece yazılı gerekçe ile yetki itirazının reddi ile iÅŸin esasına girilerek davanın sonuçlandırılması doÄŸru görülmemiÅŸ, hükmün temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiÅŸtir.”

 

Bu yazıya iliÅŸkin olarak dikkat edilmesi gereken bir diÄŸer husus ise bu yazının CIF, CFR, FOB with Additional Duties gibi satım sözleÅŸmelerindeki taşıma iÅŸini ayarlamakla yükümlü olmayan 3.kiÅŸi alıcılar bakımından ele alındığını unutmamak gerekir. Zira, yalnızca bu tarz Uluslararası Satım SözleÅŸmelerindeki alıcılar çarter parti sözleÅŸmelerinin tarafı olmayacakları için çarter parti ÅŸartlarını, çarter parti konÅŸimento ile birlikte kendilerine sunulmadıkları müddetçe, göremeyecek kimselerdir.

 

B) Ä°ngiliz Yargısında Genel Ä°fade ve Ä°barelerle Çarter Parti Åžartlarının KonÅŸimentolar ile Ä°ÅŸ Birlikleri, Geçerlilikleri ve Tahkim ve Münhasır Yargı Yetkisi Kayıtları

 

KonÅŸimentolar; kendilerini elinde bulunduran 3.kiÅŸilerin çoÄŸu zaman, Uluslararası Deniz Taşımacılığının doÄŸası gereÄŸi, onları ve onların içermiÅŸ olduÄŸu ÅŸartları kabul etmekten baÅŸka seçeneÄŸi olmaması bakımından özel bir niteliÄŸe haizdirler. EÄŸer konÅŸimentolar “A)GiriÅŸ” kısmında açıklanmış olduÄŸu üzere çarter parti maddelerine atıf yapmak sureti ile onlarla iÅŸ birliÄŸi içerisine girerler ise konÅŸimentoyu elinde tutan 3.kiÅŸilerin atıf yapılan çarter parti maddelerini veya hangi çarter partiye atıf yapıldığını incelemesi gibi bir durum, Deniz Taşımacılık uygulamalarından dolayı, mümkün olmayacaktır.

 

Ä°ngiliz Hukukunda; bu konudaki öncü dava T.W. Thomas & Co Ltd v Portsea Steamship Co Ltd (The Portsmouth) [1912] AC 1 (House of Lords) davasıdır. Bu davaya göre, genel ifade ve ibarelerle bir konÅŸimentodan bir çarter partiye yapılan atfın geçerli bir iÅŸ birliÄŸine dönüÅŸebilmesi yalnızca ve yalnızca atıf yapılan çarter parti maddesinin atfı yapan konÅŸimento ile doÄŸası gereÄŸi alakalı ve ilgili olması (kargonun taşınması ve teslimi, navlun ödemesi vb. gibi hususlar) oranında geçerli olacaktır. Ancak çarter partilerdeki atıf yapılan tahkim veya münhasır yargı yetkisi kayıtları, konÅŸimentolarla doÄŸası gereÄŸi ilgili veya alakalı kayıtlar olarak görülmemiÅŸtir. Çünkü, her deniz taşımacılık sözleÅŸmesinin olmazsa olmazları navlun, emtianın taşınması, tahliye/yükleme limanları vb. gibi hususlardır. Bunun dışındaki tahkim kayıtları, münhasır yargı yetkisi kayıtları deniz taşımacılık sözleÅŸmelerinin olmazsa olmazları olarak görülmemiÅŸtir. Dolayısıyla, genel ifade ve ibarelerle yalnızca konÅŸimento ile ilgili, bir taşımacılık için olmazsa olmaz olan hususlara iliÅŸkin olarak yapılan atıfların geçerli olacak iken tahkim ve münhasır yargı yetkisi kayıtlarının hukuki anlamda geçerliliÄŸi olmayacak ve bu yüzden 3.kiÅŸiler bakımından bir anlam ifade etmeyecektir.

 

The Portsmouth davasında, çarter partideki tahkim klozlarını konÅŸimento maddelerinde genel ibare ve ifadelerler kullanarak atıf yapılmasındaki isteksizliÄŸi Lord Gorrell ÅŸöyle ifade etmiÅŸtir:

“Ne emtiaları yükleyen ne de onları teslim alacak olan kiÅŸi herhangi bir limanda meydana gelen bir uyuÅŸmazlık durumunda kendileri üzerine, bu uyuÅŸmazlığın herhangi bir ülkedeki tahkim ile çözülmesine iliÅŸkin bir yükümlülüÄŸün yerleÅŸtirilmesine rıza göstermeleri hususunda istekli olmaları beklenemezdi.”

 

Bu hususla ilgili bir baÅŸka dikkat çekici vurgu da The Jordan II [2005] 1 Lloyd’s Rep 57 at [25] davasında Lord Steyn tarafından yapılmıştır. Lord Steyn’e göre:“…konÅŸimentoyu elinde bulunduran 3.kiÅŸiler, uygulamada sıklıkla, çarter partiyi görmeyecekler veya ilgili çarter parti klozları ile alakalı önden bir bildirime sahip olmayacaklardır. Bu bir esasın temelidir. Bu durum, ne yazık ki, uluslararası ticaretin kaçınılmaz bir riskidir…”

 

C) Ä°ngiliz Yargısında Spesifik Ä°fade ve Ä°barelerle Çarter Partideki Tahkim ve Münhasır Yargı Yetkisi Kayıtlarının KonÅŸimentolar ile Ä°ÅŸ Birlikleri ve Geçerlilikleri

 

“B” öncülünde açıklananların zıddı olarak, eÄŸer çarter partilerdeki tahkim ve münhasır yargı yetkisi kayıtları konÅŸimentolardaki spesifik ibare ve ifadeler ile atıf yapılmak sureti ile bir iÅŸ birliÄŸi içerisine sokulursa bu durumda bu kayıtlar konÅŸimentoyu elinde bulunduran ancak çarter partilere taraf olmayan 3.kiÅŸiler bakımından da geçerli olacaktır.

 

Spesifik ibare veya ifadelerden kastedilen ise tahkim veya münhasır yargı yetkisi kaydı gibi bir taşıma iÅŸinin olmazsa olmazı olmayan ve dolayısıyla konÅŸimento ile doÄŸası gereÄŸi direkt olarak ilgisi bulunmayan kayıtların doÄŸrudan konÅŸimentoda yazılması, belirtilmesi suretiyle hukuki olarak geçerlilik kazanması ve 3.kiÅŸilerin de bu kayıtlarla baÄŸlı olması demektir.

 

Kallang Shipping SA Panama v Axa Assurances Senegal (The Kallang) (No 2) [2009] 1 Lloyd’s Rep 124 davasında “All terms and conditions, liberties and exceptions of the Charter Party, dated as overleaf, including the Law and Arbitration Clause, are herewith incorporated.” (Hukuk Kuralları ve Tahkim Maddesi de dahil olmak üzere arka sayfadaki gibi tarihi atılan, Bu Çarter Partinin tüm hükümleri ve koÅŸulları, özgürlükleri ve istisnaları iÅŸbu belge ile iÅŸ birliÄŸine tabiidir.) ÅŸeklindeki klozu spesifik ifade ve ibare olma hususunu yerine getirdiÄŸi belirtilmiÅŸtir.

 

Caresse Navigation Ltd. V Zurich Assurances Maroc (The Channel Ranger) [2015] 1 Lloyd’s Rep 256 davasında ise spesifik ifade ve ibarelerle belli edilen kayıt “All terms and conditions, liberties and exceptions of the Charter Party, dated as overleaf, including the Law and Arbitration Clause, are herewith incorporated.” (Hukuk Kuralları ve Tahkim Maddesi de dahil olmak üzere arka sayfadaki gibi tarihi atılan, Bu Çarter Partinin tüm hükümleri ve koÅŸulları, özgürlükleri ve istisnaları iÅŸbu belge ile iÅŸ birliÄŸine tabiidir.) ÅŸeklinde olmasına raÄŸmen ortada herhangi bir tahkim klozu yoktu ancak münhasır yargı yetkisi klozu vardı. Court of Appeal (Temyiz Mahkemesi) çarter partideki münhasır yargı yetkisi klozunun konÅŸimento ile iÅŸ birliÄŸinin, her ne kadar tahkim kaydı olarak belirtilmiÅŸ ve münhasır yargı yetkisi kaydı olarak belirtilmemiÅŸse de geçerli olduÄŸunu ve bu durumun çarter partiye taraf olmayan ancak konÅŸimentoyu elinde tutan 3.kiÅŸiler açısından da baÄŸlayıcı olduÄŸunu kabul etti.

 

D) Bildirim ve Klozların İş Birliği

 

Herhangi bir klozun iÅŸ birliÄŸi dolayısı ile geçerliliÄŸinden söz edebilmek için o kloz hakkında düzgün bir ÅŸekilde karşı tarafa bilgilendirme yapılmış olması gerekmektedir. Klozların kelimeler halinde sunulduÄŸu oral ÅŸekilde yapılmayan dokümanlar ve sözleÅŸmeler açısından bu bildirim hususu sorun olmayacaktır. Ancak, sıra dışı ve külfet getiren, karmaşık bir kısım klozların için bazı ek bildirim zorunlulukları aranabilir. Mesela, Spurling (J) Ltd v Bradshaw [1956] 1 WLR 461, 466 davasında Denning LJ’in yapmış olduÄŸu bir gözlem ÅŸu ÅŸekildedir:

“Yapılmış olan bildirimin yeterli olarak tutulabilmesinden önce görmüÅŸ olduÄŸum birtakım klozların kırmızı mürekkep ile dokümanın yüzüne, onu kırmızı bir el (belli edecek vurgu kastediliyor) iÅŸaret ederek, basılması gerekiyordu.”

 

Denning LJ daha sonraki kararlarından Thornton v Shoe Lane Parking Ltd [1971] 2 QB 163 davasında olduÄŸu gibi bu dava da muafiyet klozuna iliÅŸkin bir davaydı. Yani muafiyet klozu ekstra külfet yükleyen, sıra dışı bir kloz olarak kabul edilmiÅŸtir.

 

Peki tahkim kayıtları ekstra külfet yükleyen sıradışı kayıtlar mıdır, dolayısıyla bu kayıtlar için bu kırmızı el prensibi kuralını takip etmek gerekli midir? Bu durum Stretford v Football Association Ltd [2007] 2 Lloyd’s Rep 31 (CA) davasında tartışılmıştır. Bu dava FIFA kurallarını ve düzenlemelerini içeren bir davadır. Bu davada, özet olarak, iki tarafın da tahkim kaydından esasen haberdar olduÄŸu, tarafların FIFA tarafından her yıl düzenli olarak yayınlanan kitapçıklarla uyuÅŸmazlıkların nasıl çözümlenmesi hakkında bilgisinin olması gerektiÄŸi, bu yüzden de bu dosyadaki tahkim kaydı tartışmasına iliÅŸkin olarak kırmızı el prensibinin uygulanması gerekmediÄŸi ve bir bildirim gerekiyorsa da bu bildirimin zaten FIFA ve çeÅŸitli bilgilendirme kitapçık ve yayımlamalarla verilmiÅŸ olduÄŸu ifade edilmiÅŸtir. Yani bu davada tahkim kaydına iliÅŸkin olarak özel, spesifik bir bildirim aranmamıştır.

 

Ancak Kaye v Nu Skin Ltd [2011] 1 Lloyd's Rep 40 davasında ise durum tam tersi ÅŸekilde iÅŸlemiÅŸtir. Burada, bildirim eksikliÄŸi söz konusudur. Bu davada, tahkim kaydının ekstra külfet yükleyen ve sıra dışı bir kayıt olup olmadığını belirlerken tarafların özellikleri dikkate alınmıştır. Yapılmış olan sözleÅŸmede komplex hükümler yer almaktadır. Kaye daha önce bu tarz bir tecrübesi olmayan bir gençtir ve tahkim kaydı komplex hükümlerin arasına gizlenmiÅŸtir. Tüm bu ÅŸartlar göz önünde tutulunca tarafların pazarlık gücü arasında bir dengesizlik olduÄŸu ifade edilmiÅŸtir. Bu sebeple de buradaki tahkim klozu sıra dışı, ekstra külfet getiren ve bundan dolayı da ekstra bildirim gerektiren bir kloz olarak kabul edilmiÅŸtir.

 

E) Sonuç

 

Sonuç olarak, bu noktaya kadar ifade edilenlerden anlaşılacağı üzere; Ä°ngiliz Yargısında tahkim kaydı ve münhasır yargı yetkisi kaydının geçerliliÄŸi iki ana unsura baÄŸlıdır. Birincisi, ifade edilen bu kayıtlar konÅŸimentolarda “Arbitration Clause, Exclusive Jurisdiction Clause” ÅŸeklinde spesifik ifade ve ibareler ile belirtilmek sureti ile çarter parti ÅŸartlarındaki maddelere atıf yapılmalıdır. Ä°kinci husus ise bildirim konusudur. “D” öncülünde detaylı ÅŸekilde incelendiÄŸi üzere bildirim hususu ve yapılan bildirimin ne kadar vurgulanması gerektiÄŸi Ä°ngiliz Yargısında somut olaydan somut olaya deÄŸiÅŸiklik göstermektedir. Ancak, biz, yine de bu kayıtların geçerliliÄŸinin garanti altına alınması açısından tahkim veya münhasır yargı yetkisi kayıtlarının da “Kırmızı El Prensibi”ne uygun olarak yapılması gerektiÄŸi kanaatindeyiz. Aksi halde, Kaye v Nu Skin Ltd davasındaki gibi Ä°ngiliz Tahkimini veya Ä°ngiliz Mahkemelerini yargılamaya yetkili merci olarak gösterilmesi geçerli olmayabilecektir.

 

Peki bu durumun Türk Mahkemeleri açısından önemi nedir? Åžöyle ki, Türk Mahkemeleri genel olarak çarter partilerdeki tahkim veya münhasır yargı yetkisini gördükleri anda, konÅŸimento da çarter parti maddelerinin de geçerli olacağına iliÅŸkin bir klozla atıf yapmışsa, bu kayıtların geçerliliklerini incelemeden davayı görmeye yetkilerinin olmadığından bahis ile ülkemizde açılan ve aynı zamanda da MÖHUK madde 29/2’ye göre ülkemizle sıkı ÅŸekilde baÄŸlantısı olan ve ülkemizde görülmesi gereken davaları usulden reddedebilmektedir.

 

Halbuki yapılması gereken bu tarz yargı yeri ve yargı merci tayini yapan kayıtların geçerliliÄŸini gerek Türk Hukukuna gerekse de hangi ülkenin hukuku tercih edilmiÅŸse o ülkenin hukukuna göre incelenmesidir. Çünkü, misal olarak, bir çarter partide Ä°ngiliz LMAA Tahkiminin yargılama yetkisinin olduÄŸunu düÅŸünelim. Ancak, imzalanan ve çarter partiye taraf olmayan 3.kiÅŸiye gönderilen konÅŸimentonun ise “All terms and conditions, liberties and exceptions of the Charter Party” ÅŸeklinde düzenlendiÄŸini ve spesifik olarak “Arbitration Clause”dan bahsedilmediÄŸini düÅŸünelim ya da “Arbitration Clause” spesifik olarak yer almış olsa bile “Kırmızı El Prensibi” yani bu kayda iliÅŸkin spesifik bildirim yükümlülüÄŸü takip edilmediÄŸi için (Kaye davasındaki gibi) kaydın Ä°ngiliz Yargısı tarafından 3.kiÅŸiler açısından geçerli olmayacağını düÅŸünelim.

 

Böyle bir durumda bu 3.kiÅŸi üzerine Ä°ngiliz Tahkimine gitmeden önce Türkiye’de açmış olduÄŸu davasının kabul edilmemesi hususu da eklenirse, bu durum; uyuÅŸmazlığın tercih edilmeyen ve uyuÅŸmazlıkla sıkı iliÅŸkili olmayan hukuk kurallarına göre yetkili olmayan bir mercide alelade ÅŸekilde görülmesi anlamına gelecektir. Bu da gerek Türk Medeni Kanunu madde 2’de yer alan gerekse de uluslararası arenada kabul edilmiÅŸ olan “Hakkaniyet Ä°lkesi”ne aykırı olarak karar verilmesine sebep olabilecek ve gerçek hak sahiplerinin haklarını elde edememesine vesile olacaktır.

 

Dolayısıyla, Türk Mahkemeleri bu tür kayıtları gördüÄŸü anda bunları incelemeksizin açılmış olan davaları usulden reddetmek yerine bu kayıtların geçerliliÄŸini hem bizim hukukumuz hem de kaydın iÅŸaret etmiÅŸ olduÄŸu hukuk sistemine göre incelerse ifade etmiÅŸ olduÄŸumuz tarzda hak kayıplarının önüne geçilerek, gerçek hak sahiplerinin haklarına ulaÅŸmasını kolaylaÅŸtırarak adaletin doÄŸru ÅŸekilde tecelli etmesi oranını daha da artıracaktır.

 

Mehmet Furkan ARSOY

bottom of page